Fukuoka Üstat ile Bir Kişisel Yolculuk
Gezegeni insan için yaşanmaz hale getirdiğimiz bu günlerde bana yol gösterici olan ve tekrar tekrar dönüp okuma ihtiyacı duyduğum iki kitap var. Geçmişte ingilizce okuduğum bu iki kitabın artık Türkçesi’ni bulabiliyoruz. Aldo Leopold’un “Bir Kum Yöresi Almanağı ve Oradan Buradan Eskizler” (İş Bankası Kültür Yayınları, 2020) ve Masanobu Fukuoka’nın “Ekin Sapı Devrimi: Doğal Tarıma ve Doğal Hayata Giriş” (Kaos, 2006). Bu nedenle Yeni insan Yayınevinin Ekoloji Serisi içinde “Fukuoka Üstat: Ekin Sapı Devrimcisi ve Doğal Tarımın Mucidi” kitabını görür görmez aldım ve okumaya başladım. Larry Korn tarafından kaleme alınan kitap Ezgi Yıldız tarafından çevrilmiş ve 255 sayfa. Larry Korn bu kitabında Fukuoka Üstat “Sensei” ile 35 yıldan fazla süren kişisel yolculuğundan yola çıkarak hem onun bilgeliğini süzmüş bizlerle paylaşmış, hem de 20 dile çevrilen ve milyonlarca kopya satılan “Ekin Sapı Devrimi”i kitabının nasıl yayınlandığının arka planını bizlerle paylaşmış.
Fukuoka organik tarım hareketine ilham veren en önemli kişilikler arasında. Ortaya koyduğu pek çok teknik günümüz tarımsal yönetimlerine dahil edildi. Bunların arasında toprak işlemesiz tarım, kardeş bitkiler yani ürün altına ürün ekmek, toprağı beselemek için örtü bitkisi ekimi, bitki çeşitlendirmesi sayılabilir. Bu yöntemler toprak erozyonunun azaltılması, tarımsal zehir ve suni gübre kullanımının gerekmemesi, su tutma kapasitesinin artması ve yararlı solucan ve böceklerin çoğalması gibi olumlu etkiler yaratmıştır. Bu ve daha değişik yöntemlere dair ilham verici hikayeleri bizzat deneyimlemiş bir kişinin ağzından dinlemek son derece ikna edici. Fukuoka Üstat kitabı hem kendi başına “Ekin Sapı Devrimi’ni yeniden keşfetmemizi sağlarken bir yandan onu bütünlüyor, bir yandan da güçlendiriyor. İşin yöntemsel yanından çok, belki de en önemli kısmı etik ve ruhani olan ilkeleri, yerli halkaların kadim bilgileri ve toplumsal hareketlerle muhabbete başlıyor:
“(1) Dünyayı olduğu haliyle ideal olarak düzenlenmiş birleşik birbirine bağlı ve bağımlı bir bütün olarak görün, (2) tüm canlılara saygı duyun ve gelişmeleri için onlara eşit fırsat tanıyın (3) doğanın kendini yenileme yeteneğini koruyan çeşitliliğe değer verin ve onları teşvik edin, (4) yuvanızı tanıyın ve onunla ilgilenin, (5) sadece ihtiyacınız olanı alın asla her şeyi almayın, (6) her şeyi kullanın ve geri dönüştürün, atık yaratmayın, (7) hoşgörü alçakgönüllülük ve minnettarlık ruhuyla yaşayın.”
Bu kitapta hatırladığımız bir başka konu da bir kitabı yazmanın kendi başına yeterli olmadığı. O kitabın yayınlanmasını sağlamanın ve sonrasında da tanıtımını doğru kitlelere yapmanın bir fikri yaygınlaştırmak için ne denli önemli olduğu. Marx’ın “Das Kapital” için Engels’i var idiyse Fukuoka’nın da “Ekin Sapı Devrimi” için Korn’u olmuş. Kitabın yazılma, tercüme, yayınlanma ve tanıtım hikayesini dinlemek başlı başına bir keyif. Bu hikayenin içinde keşfettiğim bir başka önemli konulardan biri de toplumsal görev üstlenmiş yayıncılığın ne kadar önemli olduğu. Kitabın ilk baskısını yapan Rodale, Inc. J. I. Rodale tarafından 1930’da kurulan yayınevi 1942’de yayınlamaya başladığı “Organik Tarım ve Bahçecilik” dergisi ile sadece geniş kitlelere ulaşmakla kalmadı aynı zamanda organik tarım hareketini de şekillendirdi. Hatta 1972’de Fransa Versailles’de kurulan IFAOM’ın (the International Federation of Organic Agriculture Movements – Organik Tarım Hareketleri Uluslararası Federasyonu) beş kurucusundan biriydi. Dolayısıyla hem bu kitaba inanan hem de bu kitabın ilk alıcılarını oluşturmuş bir yayınevinin önemi tartışılamaz.
Rodale gibi Larry Korn’un Fukuoka Üstat kitabını bizlere kazandıran Yeniinsan Yayınevi de Ekoloji Serisi’nde gezegenle daha uyumlu yaşam biçimleri geliştirmemizde yol gösterici olabilecek kitaplar yayınlamaya devam ediyor. Fukuoka Üstat bu serinin önemli ve mutlaka okunması gereken kitaplarından biri.
Fukuoka Üstat Hakkında
Doğa kendi hâlinde kusursuz bir denge içindeyken insanlığın doğaya ilk müdahalesi olan “tarım” faaliyetlerinin başlaması ile bu denge altüst olmuştur. Tarımın keşfiyle toprağı işleyen ve üretime geçen insan, zamanla toprak üzerinde hâkimiyet kurmaya başlar; doğayı kendisine köle yapar.
İnsanın doğa üzerindeki etkisi ilk zamanlar şu anki gibi tehlike arz etmiyordu. Gün geçtikçe artan nüfus yoğunluğu ile insanın icat ettiği her şey (tarım aletleri, ilaçları, vb.) doğanın tahrip olmasına neden oldu.
Bir kez müdahale edince eskisi gibi olmayan her şey gibi doğa da ona karışılmasına, özünün değiştirilmesine tepki göstermiştir. Bu tepkiyi duyan ve muhatap alan tek insan belki de doğanın ve tarımın babası diyeceğimiz “Masanobu Fukuoka”dır.
Onun felsefesinde, her şey doğanın akışına bırakılmalıdır. Geleneksel tarım uygulamalarının aksine o, deneme yanılma yoluyla, toprağı dinleyerek ve gözlemleyerek hareket etmiştir. Çünkü aniden hiçbir şey değiştirilemez; zamanla, doğanın sesine kulak vererek, doğayla beraber hareket ederek bu değişiminin faydalı olacağını düşünmüştür.
İnsan doğaya hâkim olmak yerine, onunla yaşamayı öğrenmelidir. Doğanın, insanlara ihtiyacı yoktur. Biz olsak da olmasak da “doğa” kendini yeniler. Doğanın bize ne anlatmak istediğini anladığımız an bizler de özgürlüğümüze kavuşmuş olacağız.
Kaynak:
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.