Geçtiğimiz hafta sonu, Kaz Dağları’nın etkileyici doğasında 36K Run Zeus parkurunu başarıyla tamamladım. Koşunun adını hak ettiğini söylemeliyim; bu parkuru tamamlamak gerçekten Zeus gücü gerektiriyordu. İşte bu deneyimim ve koşmaya olan tutkumun nasıl başladığına dair hikayem…
36K Run Zeus Deneyimi
Organizasyon, Güre’deki Hattusa Termal Otel’de kit dağıtımıyla başladı. Koşu sabahı, dropback çantalarımızı buraya teslim ettikten sonra, servislerle Yeşilyurt Köyü’ne doğru yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk yaptık. Ancak otelde yer bulamadığımız için farklı bir otelde kaldık. Maalesef otelin koşuyla ilgili hiçbir bilgilendirmesi yoktu ve sabah erken kahvaltı da verilmedi. Gelecek yıl bu koşuya katılmayı düşünenlere organizasyonun önerdiği otelleri tercih etmelerini tavsiye ederim.
Yeşilyurt Köyü’ne vardığımızda, otobüsün doluluğu nedeniyle ayakta seyahat etmek zorunda kaldım. Köye ulaştıktan sonra yaklaşık 1,5 kilometrelik dik bir yokuşu tırmanarak koşu başlangıç noktasına ulaştım. Henüz koşu başlamadan bu yokuş sayesinde güzel bir ısınma yapmış oldum 🙂
Başlangıç alanında, koşu organizasyonun kayıt sonrası ismime düzenlediği görsel de fotoğrafı yer alan koşucu ile tanıştım. İlhami Ayber, Huni İdman Yurdu koşu kulubünden katılıyormuş. Geçen yıl UTMB (Ultra Trail du Mont Blanc) OCC’de (57 kilometre mesafe ve 3500 metre tırmanış) yaş grubunda ikinci olmuş.
İlhami Hocamın neden fotağrafının kayıt görselinde olduğunu böylece anlamış oldum. Onun başarılarını dinlemek, koşuya başlamadan önce bana ilham verdi.
Patikada 36 Kilometre: Doğayla Mücadele
Koşu başladı ve bu parkurdaki tek hedefim yarışı bitirmekti. İlk kontrol noktasına, yani Adatepe Köyü’ne 15,5 kilometre sonunda ulaştım, sürem 2 Saat. Burada biraz maden suyu, portakal, limon ve tuzlu krakerle enerji topladım. Yolculuğun devamında patika parkurunun zorlukları kendini göstermeye başladı. Dik yokuşlar ve dar geçişler enerjimi tüketti. Kontrollü ve tempolu yürüyüşlerle ilerlemek zorunda kaldığım anlar oldu.
29,5KM mesafede bulunan ikinci kontrol noktası olan Doyran Köyü’ne, ODTÜ endüstri mezunu bir koşucu olan Onur ile tanışarak ulaştım. Hemşehrim olduğunu öğrendiğim Onur ile koşu sırasında kısa bir sohbet etme fırsatı buldum. Onur Ida Run Zeus etabını üçüncü kez koştuğunu, ikinci kontrol noktası sonrasının daha kolay olduğunu söylediğinde moralim oldukça yükseldi. İkinci kontrol noktasında gerekli besinleri aldıktan sonra hafif yağmurla birlikte son bölüme başladım.
Yine yavaş tempoda koşarak ve yürüyerek koşunun son 3 kilometresine geldim. Koşunun bundan sonrası taş zemin üzerinde gerçekleşen inişlerden oluşuyordu. Bu bölümde hem bacak kaslarımı hem de dizlerimi epey zorladım. Ancak, Kaz Dağları’nın büyüleyici manzarası eşliğinde 6 saatte parkuru tamamlamayı başardım. Bu koşu, benim için yalnızca fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda ruhsal bir yenilenme oldu.
2024 Yılı Patika ve Yol Koşuları
2024 yılı boyunca çeşitli patika ve yol koşularına katıldım. İşte bu yılın öne çıkanları:
- Aydos 16K: İstanbul’un en yüksek noktasında yer alan Aydos Ormanları’nda, yoğun yağış sonrası dik ve zorlu bir parkurda koştum.
- Efes Ultra 27K: Muhteşem bir doğa ve tarihi güzellikler arasında gerçekleşen bu koşu, yılın en keyifli etkinliklerinden biriydi.
- Belgrad Ultra 15K: Belgrad Ormanı’nın büyüleyici atmosferinde gerçekleşen bu koşu, asfaltta koşulan bölümleri dışında oldukça etkileyiciydi.
- Kapadokya 38K: Peribacaları arasında yapılan bu koşu, yılın en uzun ve en unutulmaz parkuruydu. Her yıl katılmayı planlıyorum.
Yıl içinde katıldığım yol koşuları da oldu:
- Uğur Mumcu Yol Koşusu (10K):Yılın ilk yol koşusunda Ocak ayında sevgili Uğur Mumcu’yu andık. Kartal – Maltepe sahil yolunda düzenlenen koşuda hava oldukça soğuk ancak kolay düz ve yükseklik kazanımı olmayan bir parkur.
- WinterRun (10K):Şubat ayında düzenlenen yol koşusu, Caddebostan sahilde başlayıp Bostancı dönüşü tekrar bağdat caddesinden yine Caddebostan da sonlanıyor. Soğuk bir havada Uğur Mumcu yol koşusundan hafif zorluk derecesinde yine keyifli bir koşu oldu.
- İstanbul Yarı Maratonu (21K): Yenikapı’dan başlayarak tarihi yarımada çevresinde gerçekleşen bu koşu, yılın en hızlı yol yarışlarından biri.
- İstanbul Maratonu (15K): Bir kıtada başlayıp başka bir kıtada sona eren bu eşsiz yarış, Boğaz Köprüsü’nü koşarak geçme keyfi yaşatıyor. Tabii ki benim ve ODTÜ mezunları için anlamı biraz farklı. Aşağıda detayı bulabilirsiniz.
2025 yılında katılmayı planladığım koşular:
- Uğur Mumcu ve Winter Run 10K yol yarışları
- Aydos Ultra 16K
- İstanbul Yarı Maratonu
- İznik Ultra
- Uludağ Ultra
- Kaçkar Ultra (50K)
- Kapadokya Ultra
- İstanbul Maratonu (42K)
Neden Koşuyorum?
Koşuya olan ilgim, 2017 yılında İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği’nin bir etkinliğiyle başladı. ODTÜ mezunlarının koşarak öğrencilere burs desteği sağladığını öğrendiğimde, ODTÜ’ye olan minnetimi bu şekilde ifade etme fırsatını buldum. Bu motivasyonla her yıl İstanbul Maratonu’nda 15 kilometre koşarak ODTÜ öğrencileri için bağış topluyorum.
İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği, yıllardır yüzlerce öğrenciye düzenli burs sağlıyor. Ayrıca, mezunların gençlere mentorluk yaptığı bir platform da sağlıyor. Ülkemizin geleceği için ODTÜ’de eğitim görmüş gençlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu nedenle bu iyilik hareketinin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
2024 yılında, İstanbul Maratonu’nda düzenlediğimiz bağış kampanyasının koordinasyonunu üstlendim. Hedefimiz, 6 milyon TL’lik bir burs desteği sağlamak. Bu hedefe ulaşabilmek için desteğinize ihtiyacımız var.
Kampanyama destek olmak için: Kampanya Sayfam
Koşu bahane, burs şahane!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.