Bir İnsanı Güvenilir Sayarsan Güvenilir Yaparsın

Bir Insani Guvenilir Sayarsan Guvenilir Yaparsin
Bir Insani Guvenilir Sayarsan Guvenilir Yaparsin

Seneca ‘nın Ahlak Mektupları adlı kitabındaki üçüncü mektubu. Stoa felsefesinin en önemli düşünürlerinden birisi olan Seneca ‘nın Lucilius’a hitaben yazdığı bu mektubu “Dostluk” üzerine.  Keyifli okumalar.

“Yazdığına göre, bana getirmesi için bir dostuna mektuplar vermişsin.

Bir de kulağımı büküyorsun, senin hakkında ne var ne yok hepsini açmayayım diye.

Sen de açılmazmışsın zaten.

Böylece aynı mektupta, onun hem dostun hem de olmadığını söylüyorsun.

Eğer son o kişiye dost derken, kelimeye halkın verdiği anlamı yükleyip de, öyle dost diyorsan, hani ak toga giymiş adaylara  “Sayın efendim” dediğimiz gibi, karşılaşıp adını çıkaramadığımız kişileri “Efendim” diye selamladığımız gibi, öyle dost diyorsan o kişiye, böylesi dostluk ırak olsun benden!

Ama kendine güvendiğin kadar güvenmediğin bir insanı dost sayıyorsan, çok yanılıyorsun ve gerçek dostluğun gücünü yeteri kadar anlamamışsın demektir.

Sen dostunla her şeyi incele, konuş, ama önce şu konuyu tartış:

Dostluk kurulmadan önce yargılamalı, dostluk kurulduktan sonra ise güvenmelidir artık ona.

Theophrastus‘un öğütlerine aykırı olarak, bir insanı bir kanıya vardıktan sonra sevecek yerde, sevdikten sonra bir karara varmak isteyenler, işi tersinden tuttukları için her şeyi altüst ederler.

Bir kimseyi dost edineyim mi, edinmeyeyim mi diye uzun uzun düşün.

Baktın ki hoşuna gidiyor, olanca bağrını aç dostluğuna; onunla, kendinle konuşur gibi cesaretle konuş.

Sen de öyle hayat sür ki, bu yaşamda yalnız kendine açtığın sırların, düşmanına bile açabileceğin sırlar olsun.

Ama genellikle saklanması adet olmuş kimi olaylar da olabileceği için, sen dostunla bütün endişelerini, düşüncelerini paylaş.

Bir insanı güvenilir sayarsan, güvenilir yaparsın.

Çünkü kimi insanlar, aldatılmaktan korktukları için aldatmayı öğretirler insana; kuşku duymak ve suç işleme hakkını tanırlar ona.

Neden dostumun yanında kimi sözleri söylemekten kaçınacakmışım?

Neden onunla birlikteyken kendimi bir bütün hissetmeyecekmişim?

İnsanlar vardır, yalnız dostlara söylenmesi gereken şeyleri, herkesin önünde ulu orta anlatırlar;

Söylemek için yanıp tutuştukları her şeyi, önlerine gelenin kulağına boşaltırlar.

Buna karşın, öyle insanlar vardır ki, en çok sevdiklerine bile açılmaktan korkarlar ve ellerinden gelse kendilerine bile güvenmeyeceklerdir.

Bütün sırlarını yüreklerinin en derinine gömerler.

Hem herkese inanmak hem de hiç kimseye inanmamak!

İkisini de yapmamalı, çünkü ikisi de hatalıdır.

Aslında hatanın biri daha onurlu, diğeri daha güvenlidir.

Şu iki tür insan da ayıplanmalı bence:

Hem hep endişe içinde yaşayanlar hem de hep bir vurdumduymazlık içinde olanlar.

Hayhuydan hoşlanan bir insanın çalışması, bir çalışma değil, huzursuz bir ruhun çırpınışıdır.

Her davranışı bir baş belası saydığından, ötekinin davranışı da huzur değildir, bir çöküntü, bir bitkinliktir.

İşte bu yüzden Pomponius’ta okuduğum bir düşünceyi iyice yerleştirelim zihnimize:

“Kimileri öylesine gizli, kuytu yerlerde saklanmışlardır ki, aydınlık olan her şeyi bulanık sanırlar.”

Bu iki hali birbirine yedirmeli; rahatlık içinde olanın iş yapması, iş yapanın da dinlenmesi gerekir.

Doğaya akıl sor, sana şöyle diyecek: “Benim gecem de var, gündüzüm de!””

 

Stoa felsefesine ilgiliniz varsa Seneca’nın bu mektuplarını Kemal Karadayı‘nın sesinden Spotify’da yayınladığı Stoa Okumaları podcastinden dinleyebilirsiniz.

Sağlıcakla kalın…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*